BRANŞ

YÜZME


YÜZMENİN TARİHİ
İnsanoğlunun yüzme ile tanışmasının tarihi tam olarak bilinmiyor. Çünkü yüzme ile spor olarak değil yaşam için ihtiyaç olarak tanışan insanoğlunun, M.Ö. 9000 yıllarında yüzdüğü Libya'da bulunan tarihi bir mağaranın duvarındaki resminden anlaşılıyor. Büyük İskender'in ve Julius Sezar'ın dönemlerinde iyi birer yüzücü olduğu tahmin edilirken Platonun “yüzemeyenler eğitimde zayıf kalırlar” dediği biliniyor.

Japonların ise 2000 yıl önce yüzme yarışları yaptıkları iddia edilirken bu sporu 1830'lu yıllarda ilk İngilizler modernize ettiler. İlk modern olimpiyatta yarışmacılar yüzme stili açısından serbest bırakılırken zamanla stiller arası yarışmalara dönülmüş ve yüzme son şeklini küçük oynamalar dışında 1956 yılında almıştır. Günümüzde, genel olarak suyun kaldırma kuvvetinden yararlanarak, el ve ayakların çırpılması yoluyla vücudun su içinde ilerletilmesine dayanan su sporuna yüzme denir. Kule ve tramplenden havuza estetik bir hareketle girmeye atlama, havuz içinde iki takımın belirli kurallar içinde mücadele etmesine sutopu denir. Birden fazla kadın yüzücünün su içinde müzik eşliğinde yaptıkları hareketlerden oluşan gösteri sporuna "senkronize yüzme" denir. 

 
DÜNYADA YÜZME
Yüzmenin tarihi insanlık tarihi kadar eskilere dayanır. Eski Mısır, Sümer ve Hititlerde yüzmenin pek çok çeşidinin bilindiği ve uygulandığı ortaya bilinir. Eski Roma ve Yunan uygarlıklarında ise yüzme askeri eğitimle birlikte temel eğitimin bir parçası olarak uygulandı. Eski Yunan'da yüzme yarışları düzenleniyor, Romalı'larda hamamlardan ayrı olarak yüzme havuzu yaptırıyorlardı. Japonlarda ise krallık yüzme eğitimini okullarda zorunlu kıldı. Suyun bir çok canlı için doğal yaşam çevresi olması ve yaşamın suda başladığı düşünüldüğünde, bilinen en eski çağlardan beri insanların suyla ilgilenmesi,yüzme ve banyo amaçları ile suyla ilişkide olmaktan zevk alması ve bu davranışlarına ilişkin bir kültür oluşturmuş olmasına hayret edilmemelidir. Hintlilerin dini amaçla oluşturdukları su kültürünün M.Ö.3000 yıllarına kadar uzandığı biliniyorsa da su ile ilgili yaşam biçimi kültürüne ilişkin en iyi korunmuş yapı örnekleri Ege uygarlılarına aittir. Bunun yanında Libya çölünde Sori vadisindeki mağara duvarlarından kazılarak elde edilen resimlerin incelenerek,bugün ki kurbağalama stilindeki yüzüş şeklinin aynısı olduğu gözlenmiştir.Eski devirlere ait çok sayıda yüzme resimleri,yazılar ve hikayelere rastlarız.Pers Atina ve Isparta uygarlıklarının ve kabartma resimlerinin küçük yaştaki çocuklara yüzme öğretilme yoluna gidildiği yapılan araştırma ve kazılar sonunda öğrenilmiştir. Ayrıca Yunanlılar küçük yaştaki çocuklara yüzme öğretilmesini aile reislerine zorunlu kılmışlardır. Büyüyen çocuklar hem sağlıklı oluyorlar hem de askere alınınca orduya büyük fayda sağlıyorlardı. Yüzme 19.yy'da sistemli yarışlar şeklini almaya başladı. İlk açık hava yavuzu 1828'de Liverpool'da yapılırken, ilk uluslararası yarışma 1837'de Londra'da yapıldı. 1875'de İngiliz Mathew Webbe, Manş Denizi'ni kurbağalama stili ile yüzerek geçti. 1896 yılında kurulan Londra Metropolitan Yüzme Kulübü, daha sonra Amatör Yüzme Birliği'ne dönüştü.   ABD'de yüzmenin örgütlü bir spora dönüşmesi 1888'de Amatör Spor Birliği'nin kurulması ile gerçekleşti. 1896 yılındaki modern olimpiyatların ilkinde yüzme sporu da yer aldı. Önceleri sadece erkeklerin katıldığı yarışlara 1912'de ilk kez kadın yüzücüler de alındı. 1909 yılında Londra'da Uluslararası Amatör Yüzme Federasyonu (FINA) kuruldu.

Türkiye'de modern anlamda yüzme sporuna ilk adımın 1973 yılında Galatasaray Sultaniyesi’nde atıldığı görülür. Okulun Fransa'dan gelen Beden Eğitimi Öğretmeni M. Moiroux, aynı zamanda iyi bir yüzücü olduğundan Galatasaray Sultaniyesi öğrencilerine beden eğitimi derslerinde yüzmeyi de öğretmiştir. Ayrıca Heybeliada'daki Mekteb-i Fünun-i Bahriye'nin (Deniz Harp Okulu) iç yönetmenliğinin 19. Maddesinde, okulun her öğrencisinin denize girmek ve yüzme öğrenmekle mükellef bulunduğ kesinlikle belirtilmekteydi.
Evliya Çelebi'nin Seyehatnamesi'nden Kağıthane şenliklerinde yüzme yarışlarının yapıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Osmanlı Donanmasındaki askerlerin de çok iyi yüzme bildikleri saptanmıştır.

1900'lü yılların başlarında İstanbul'da bulunan yabancı uyruklular, kendi aralarında yüzme yarışları düzenlemeye başladılar. Bu tür yarışlara zaman zaman Türk gençleri de katılıyorlardı. Yüzme sporuna ilk yer veren kulüp Fenerbahçe olurken, onu Galatasaray izledi. 1922'de Moda-Kınalıada, Fenerbahçe-Kınalıada, Büyükada-Fenerbahçe arasında uzun mesafe yarışları düzenlendi.

Türkiye' de ilk düzenli yarış, 15 Eylül 1923'te Büyükada'da yapıldı. Aynı yıllarda kurulan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı, yüzmenin daha disiplinli olarak yapılmasını sağladı. 1931'de Ekrem Rüştü Akömer'in çabaları ile Türkiye'de ilk yüzme havuzu olan, 25x50 m boyutlarındaki İstanbul Büyükdere Yüzme Havuzu açıldı. Aynı dönemde, İzmir Karşıyaka Spor Kulübü de yüzme şubesi açtı. Büyükdere Havuzu'nda Galatasaray ile başlayan yüzme çalışmaları Fenerbahçe, Ortaköy, Vefa, Beykoz kulüplerinin de eklenmesiyle yaygınlaştı.
Amatör Yüzme Federasyonu FINA (Federation Internationale de Natation Amateur) kurulmasından önce olimpiyatlarda yer alan yüzme yarışları sportif olmaktan çok uzaktı. 200 metre engelli yüzme yarışları, bir direğe tırmanmayı ve bir dizi kayığın üstünden geçtikten sonra, bu kayıkların altlarından yüzerek geçmeyi içeriyordu. Diğer yarışlar ise, su altında en uzun mesafe yüzme, 4000 m yüzme gibi yarışlardı. FINA' nın kurulmasıyla birlikte, bu türden yarışlar kaldırılarak, yarışlarda FINA yönetmeliği esas alındı. Bu yönetmelikte yarış mesafelerinin metre cinsinden ölçülmesine karar verilerek yarışma stilleri de serbest, sırtüstü, kurbağalama ve kelebek olarak belirlendi. Türkiye kulüpleri de buna uygun eğitim ve yarışlar düzenlemeye başladılar.

Yüzücülerimiz, ilk uluslararası karşılaşmaya 1934'te o dönemin Sovyetler Birliği'nde katıldı. Türkiye'de ilk yarış ise 1937'de Moda'da yapıldı. Aynı yıl yüzme yarışları Denizcilik Federasyonu'na bağlandı. 1942 yılında Ortaköy'de inşa edilen ilk modern yüzme havuzu açıldı. "Lido" ismiyle açılan bu havuzun ölçüleri 33x15 m olup havuzun bir tarafı daha sığdı. Türk yüzme sporunda başlayan yeni dönem, 1943 yılında İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü'nün kurulmasıyla sürdü. İYİK çalışmalarına 1943'ten 1961'e dek Ortaköy'deki Lido Havuzu'nda devam ettikten sonra, kendi tesislerine taşındı. 10 Ağustos 1954'te, 16 saat 50 dakika süren zorlu bir mücadeleyi tamamlayan Murat Güler, Manş Denizi'ni geçen ilk Türk yüzücü oldu.
1931-1932 yıllarında bayanlar arası yüzme yarışları başlamıştır. Avrupa'da doğup büyüyen Leyla Asım Turgut hanım anavatana döndükten sonra bu sporu sürdürmek istemiş ve Fenerbahçe kulübüne girmişti. Onun tek başına başlattığı bayanlar yüzme spor çalışmaları yeni bayan yüzücülerin katılımıyla genişlemiştir. Bunda Atatürk 'ün o yıllarda Türk kadınlarına tanıdığı büyük hakların da önemli etkisi bulunmaktaydı. 1960'lı yıllarda Gülşen Koşkun, Rokşan Okan, Nilgün Sökmen, Sevgi Duru ve Lahe Kohen yüzme havuzlarında yıldızlaştılar. 1980 yılında İzmir'de yapılan İslam Oyunları Sebla Tanık 100 metre serbestte, Elif Ünsal 200 metre serbestte, Yakut Alça 100 metre kelebek , 200 metre serbest ve 200 metre karışıkta, Şehnaz Uslu 200 metre sırtüstüde, Memduha Alptogan 400 metre serbestte ve 800 metre serbestte; Yasemin Savran 400 metre karışıkta Türkiye'ye 11 altın madalya kazandırdılar.

Yüzme sporu, 1957'de Denizcilik Federasyonu'ndan ayrılarak, Rıza Salih Saray başkanlığında bağımsız bir federasyona kavuştu. 1970'li yıllarda inşa edilen açık ve kapalı yüzme havuzlarının hizmete girmesi ve miniklere yöneltilen altyapı çalışmaları Türk yüzme sporu açısından olumlu sonuçlar vermeye başladı. 1971 yılında İzmir'de yapılan Akdeniz Oyunlarında Türkiye 15 erkek ve 10 bayan yüzücü 15 sutopucu ve 6 atlayıcı ile yer aldı. Akdeniz Oyunları İzmir’de yüzme sporuna karşı duyulan sevginin ve ilginin bir kat daha büyümesine yol açtı.

Ersin Aydın'ın Anamur-Girne arasında açık denizde yüzmesini Murat Özüak'ın Balkan Şampiyonaları'nda ilk altın madalyayı kazandırması ve Sabri Özün'ün Balkan Şampiyonluğu izledi. 1978 Dünya Okullar Oyunları'nda Zafer Atamer altın madalyaya ulaştı.
Şubat 1994'te Dünya Yüzme Federasyonu (FINA)'nun, Mayıs ayında ise Avrupa Yüzme, Atlama, Sutopu ve Senkronize Birliği'nin yönetim kurulu toplantıları Türkiye'de yapıldı. Toplantıda o dönemin Federasyon Başkanı Haluk Toygarlı yönetim kurulu üyeliğine seçildi. Ayrıca 2009 yılında Avrupa Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonasının ve 2012 Dünya Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonasının İstanbul’da düzenlenmesiyle Türkiye’nin ismi dünya gündeminde yer aldı.

YÜZME SPORU
Yüzme sporunda Serbest, Kurbağalama, Sırtüstü ve Kelebek olmak üzere 4 farklı teknik (stil) vardır.

Serbest, kurbağalama ve kelebek yarışlarında çıkış atlayarak yapılır. Baş hakemin uzun düdüğüyle yüzücüler depar taşı üzerine, her iki ayağı da ön taraftan aynı uzaklıkta (aynı hizada) olacak şekilde çıkar ve orada beklerler. Çıkış hakeminin “YERLERİNİZE” (take your marks) komutuyla, derhal en az bir ayağı depar taşının önünde olacak şekilde çıkış durumu alır. Bütün yüzücüler hareketsiz hale geldiği zaman, çıkış hakemi çıkış işaretini verir.(tabanca, korna, düdük veya bağırarak)

Sırt üstü ve karışık bayrak yarışları suyun içinde başlar. Başhakemin uzun düdüğünden sonra yüzücüler suya girerler. Başhakemin ikinci uzun düdüğüyle yüzücüler gereksiz gecikmeye sebebiyet vermeden geri döner ve suyun içinde çıkış durumu alırlar. Çıkış hakemi “YERLERİNİZE” (take your marks) komutunu verir ve bütün yüzücüler hareketsiz hale geldiği zaman çıkış işareti verilir.

Ferdi karışık yarışlarda yüzücüler dört stili aşağıda belirtilen sıralamaya göre yüzerler:
Kelebek-Sırtüstü-Kurbağa-Serbest

Karışık bayrak yarışında yüzücüler dört stili aşağıda belirtilen sıralamaya göre yüzerler:
Sırtüstü-Kurbağa-Kelebek-Serbest

Bayrak takımları 4 yüzücüden oluşur.

Yüzme Mesafeleri

Serbest   : 50m.-100m.-200m.-400m.-800m.(Bayanlar)-1500m.(Erkekler)
Kurbağalama  : 50m.-100m.-200m.
Sırtüstü : 50m.-100m.-200m.
Kelebek  : 50m.-100m.-200m.
Serbest Bayrak : 4x100m.- 4x200m.
Karışık Bayrak : 4x100m.

Eskişehir Büyükşehir Gençlik ve Spor Kulübü’nde yüzme branşı 2012 yılının Ekim ayında açılmıştır. Kısa bir süre içerisinde kursiyer gruplarından yetişen yüzücülerle planlı ve programlı çalışmalar yapılmış ve Türkiye Yüzme Şampiyonalarında adından söz ettiren bir kulüp haline gelmiştir.